top of page

NEDEN SİZE "AFFET" DEMİYORUM?

  • Ayça TATLI
  • 15 Eki 2020
  • 3 dakikada okunur

AFFETMEK Mİ YOKSA TELAFİ Mİ?


Kişisel Gelişim ile ilgilendiğimizde bir çok kavram hayatımıza giriyor. Ve bu kavramlar evet romantik olarak çoook çekiciler; idealleri bize sunuyorlar. Koşulsuz sevgi, yargılamamak, kabul gibi. Ve sıklıkla bize reçete edilen kavramlardan biri de AFFETMEK...

Bu kavramlar hayatımıza sunulurken genellikle bunların doğal yapıları ve enerjisel olarak nerede durdukları göz ardı edilerek; bugünden yarına ulaşmamız mümkün veya zorunlu olan alanlarmış gibi sunuluyor. Halbuki merdivenin basamakları var ve her bir kavram bir basamakta duruyor, bu basamakların öncesi var, sonrası var ve hiç bir basamakta olmak bir zorunluluk değil.


Kendi bulunduğumuz basamağı bilmeden ve gerçekte ihtiyacımız olan/istediğimiz basamak hangi basamak bunu seçmeden, bize sunulan reçeteleri kendimize dayattığımızda aslında bulunduğumuz yere ya da belki de daha aşağısına kendimizi güçlü bir şekilde yerleştiriyoruz.

Eğer affetmek konusu masaya konuyorsa; demek ki ortada bir meselemiz var. Alamadığımız; tamamlayamadığımız, çoğalamadığımız bir hal ya da belki de bizi mevcut halimizden daha geriye götürmüş bir durum var ki böyle bir mesele var masada.

Bu durumda; kendimize dürüstlükle, bize dayatılanların dışında sormamız gereken şey "ihtiyacım ne?". " Benim ihtiyacım affetmek mi? Telafi mi?"


İşte bunu tespit ettikten sonra; gerçek ihtiyacı telafi olan birine, "affet" demek; açlıktan ağlayan bir çocuğun oyuncak ile susmasını beklemek demek. Siz kendinize bunu diyorsanız, yaptığınız şey aynen bu.

Bu noktadan sonra bilmelisiniz ki; affetmek bir amaç değil; bir sonuçtur. O sonuca gelip gelmemeyi bir kenara bırakabilirsiniz. Çünkü gerçekten o sonuca geldiğinizde böyle bir meseleniz bile olmayacak. Siz, kendi ihtiyacınızı görüp de ona doğru adım attığınızda, kelimelerin anlamları da size göre değişecek, sizin istediğiniz şekli alacak.


Peki, benim asıl ihtiyacımın telafi olduğunu anladım. Şimdi ne olacak?


Burada bilmemiz gereken şu ki; ortada size ait bir ihtiyaç var. Şimdi, şu anda, bu ihtiyaç sizin meseleniz. Ve gerçekten kendinizi önemsiyorsanız, en önemli önceliğiniz bu ihtiyacın karşılanması haline gelir.


Şimdiki adımda; benim için "affetmek" veya başka bir çekici kavramdan önce gelen ve her kapıyı açan reçete SORUMLULUK ALMAK!

Ağlayan çocuk orada dururken; dışarıdan bu çocuğa isteklerini vermeyen şartlarla uğraşmak yerine; çocuğun karnını doyurmak. Onun açlığını kim görmediyse görmedi, benim meselem çocuğun karnını doyurmak.


Evet, bu olay olduğunda; olay olduğu andaki size göre; ihtiyacınızın karşılanması için kaynak dışarısıydı. Belki, sadece kendi gücünüzün farkında olmadığınız için ya da gerçekten o an için daha fazlası mümkün olmadığından. Ama artık, geçmişte doğan ihtiyaç her ne ise, bilmelisiniz ki o ihtiyacı karşılayacak kaynak sizsiniz. İçinizde kendinizin ihtiyaç duyduğu şey her ne olursa olsun verebilecek büyük bir kaynak var. Mesele olaya el koymak.


Ben ne istedim, ne hissettim? O anki duyguları anlamak; öfke ise bunu kendine rahatça ifade etmek; çok öfkeliyim çünkü , çok üzüldüm çünkü diyebilmek. Burayı vurguluyorum, çünkü genellikle bu duygularımızı da kabul etmiyor ve hissettiğimiz duyguları aslında hissetmememiz gerektiğini söylüyoruz kendimize. O duyguları bastırmadan kabul etmek. Bu demek değil ki öfke duyduğunuz kişiye gidin, ya da üzüntüden günlerce ağlayın. Hayır; duygunuzu kabul etmek ve bunun da bir duygu ve yaşamaya hakkınız olan bir alan olduğunu bilmek, izin vermek. Öfke ya da üzüntü ya da başka bir duygu ile ilgili " bu duyguyu yaşamamam lazım" alanına girmemek.


Sonra bakmak neyi alamadım, nereden yaralandım? Sevgi, ilgi, anlayış, takdir, cesaretlendirme...


Çözüm; telafi edilcek konunuz her ne ise bu ihtiyacı bol bol karşılamak... Bunu neşeyle, istekle, keyif alarak yapmak. Tek kaynağın kendiniz olduğunu bilmek.


Peki böyle olunca; ihtiyaç gerçekten karşılanınca; telafi edecek ne kalıyor?

Peki telafi gereken bir şey yoksa ortada/masada affetme olur mu?

İşte o zaman o durumu ya da kişiyi; duygusal yüklemelerimiz olmadan kendi gerçek gözlerimizle görüp, duruma "durum"; kişiye "kişi" der, geçer gideriz...




 
 
 

Comments


Abone Ol

©2018 by HAYATINI TASARLA. Created  by Ayca Tatlı 

bottom of page