top of page

SEN NERELERİ KENDİNDEN MAHRUM BIRAKIYORSUN?

  • Ayça TATLI
  • 13 May 2022
  • 2 dakikada okunur

Özgünlük; kendin olma, gerçek halinle yapacağın katkı... Ortaya bir ürün koyarken, söz konuzu olan kariyerse net olarak algıladığımız bir konu. Hele sanat gibi konularda oldukça farkındayız özgünlüğün değerinin.


Ama kendi otantik varlığımızla dünyamıza kattıklarımız bunlarla sınırlı değil, var olduğumuz her anda, her alanda değerli. Tabi o zaman, otantikliğimizi gizleyerek baskıladığımız tüm anlar da bu değeri katmaktan geri durduğumuz zamanlar anlamına geliyor.


Benim yumuşak karnım; annelik. Egoma göre; bu alanda yaptılarımın çoğu: hata. Çoğu yaptığım: yetersiz, yaptıklarım: yanlış, yapmadıklarım: benim eksiğim.


Kendimi bu kadar yargıladığım bir alan olduğundan; aynı zamanda kendimi hayli gergin hissettiğim bir alan. Bu gerginlikle yaşadığımda ise; bu alana girdiğimde sergilediğim performans(!) çoğunlukla kötü. Sınava gergin giren öğrenci gibiyim, dolayısıyla sınav kötü geçiyor.


Hooop yeniden yargılama.


Karşılaştırma kriterlerini ortaya koyan; ben. Alanda rolü oynayacak kişi; ben. Ve sonucu yargılayan yine ben.


Çünkü sanıyorum ki; “annelik” diye bir kavram var. Bu kavrama göre olması gerekenler/olmaması gerekenler var. Ve bu kavrama uygun olmayan her durum=kötü annelik ve kötü annelik ise suç. Ve öyle bir şekilde dolduruyorum ki bu kavramı; ben ne yapıyorsam, onun tersi doğru olan…


Uzun yıllar kuyruğumu kovalayıp durduktan sonra, en sonunda birden durdum. En nihayet algıladım ki; ne kadar koşsam da yakalamam mümkün değil. Kaybetmek üzere kurduğum bir oyunda kazanan olmam olasılık dışı.


“Eee o zaman kaybedenim, ok.” dedim, “kaybedenim.” Kaybedenim, yani demek oluyor ki hiiiç istemesem de “evet; kötü anneyim”. Bedenimin ve zihnimin tüm isyanlarına rağmen; kaçınılmaz olanı kabul etmekte ısrar ettim. EGOM “kötü annesin” dedikçe kaçmak yerine “evet öyleyim” dedim.


Ahhh egoyla didişmeyi bırakmanın, ona tersini kanıtlamaya çalışmayıp söylediklerinin tam da ortasında durabilmenin hediyeleri her zaman geliyor bana. Ben bu olasılığı kabul edip, dışına çıkmaya çalışmayı bıraktığımda ve bunda samimi olduğumu kendime gösterecek kadar kabulde olduğumda; bir süre sonra bambaşka gerçeklikler sızmaya başladı zihnimin içine. Sanki bulutlardan sızan bir güneş gibi.


Bu döngü içinde döndüğüm zamanlar, ara sıra kendimce çözümlerim oldu. “ben en iyisi kendi annelik tanımımı yapayım” türünde yaklaşımlar. Ancak şimdi fark ettim ki; her neresinden bakarsan bak; bu tanım bir “ROLÜN” tanımıydı. Yine mevcut kimliğinden çıkıp, bu rolün kimliğine girmen gereken bir durum ortaya çıkıyordu. Bilim kurgu veya fantastik filmlerde askeri ordular olur ya; her bir asker, “asker”dir. Üniformasından adım atışına, işini sahiplenmesinden emirleri uygulamasına; ordu mensuplarının her biri ASKERDİR. Kusursuz, şaşmaz, doğru askerler. Ancak hiçbirini birbirinden ayırmak mümkün değildir. Sanki kendi bedenlerinden sıyrılıp askerlik üniformasına girmiş robotlar gibi. DOĞRU ama AYNI.



Her neyi bir tanıma uygun bir şekilde oldurmaya çalışıyorsam, aslında gerçek BENİ dışarda bırakmaya çalıştığımı fark ettim. DOĞRU olmak ama içi boş olmak.


Ve karar verdim:


BEN AYÇAYIM; BEN ANNE DEĞİLİM. Annelik bir rol evet, ama o rol benim “YAPACAKLARIMI” tanımlayabilir, benim “olacaklarımı” değil. Yani evet, bir çocuğun bakım sorumluluğunu aldığım için ona yiyecek, barınma, yemek yapma vs. gibi yapma yükümlülüklerim var. AMA kim olduğum bambaşka bir konu.


Nereden geldiği belirsiz bir TANIM olmak yerine (ki zaten istesem de olamıyorum, sadece aşağı doğru giden bir vorteks oluşturuyorum) kendim olma özgürlüğünde olmaya karar verdim!


Vee bunun tersi olan her durumun; ilişkide karşı tarafın gerçek benden mahrum bırakmak olduğunu gördüm.


Ben burada annelik rolü üzerinden gittim. Ama konu ne olursa olsun, neyi kalıba sokmaya çalışıyorsan orada gerçekte olandan mahrum bırakıyoruz alanı. Orada bir yıkım yaratıyoruz diyebilirim. İlişki şöyle olur, evlat dediğin bunu yapar, arkadaş bunu yapmalıdır. Hepsi aynı kapıya çıkıyor. İdeal olana ulaşma çabası daima özgün olandan mahrumiyet ile sonuçlanıyor.


Kendimizden mahrum etmediğimiz nice özgür alanlara, NİCE ÖZGÜR DÜNYALARA


….


 
 
 

Comments


Abone Ol

©2018 by HAYATINI TASARLA. Created  by Ayca Tatlı 

bottom of page